Gezegenİn Sınırları

Gezegenİn Sınırları


Fotoğraf: Jeremy Bishop


Yazan: Prof. Dr. Levent Kurnaz

Yaşadığımız gezegenin sınırlarına ulaştık mı?


Bilim insanları tarafından dikkatle incelenen sınırların bazıları çok yakın, bazıları ise henüz tehlikeli değil. Gezegenimizin sınırlarının en önemlisi olarak iklim değişikliği görülüyor ve özellikle aciliyeti nedeniyle en önde kendisine yer buluyor. Bunun nedeni ise, iklim değişikliğinin doğanın işleyişini her bağlamda etkileyecek olması.


İklim değişikliğinin en önemli sebebi nedir? 


18. Yüzyılın başından bu yana endüstriyel anlamda kömür yakıyoruz. Buna petrol ve doğal gazın da eklenmesi ile, atmosfere saldığımız karbondioksit miktarı her geçen gün artıyor. Karbondioksit atmosferden görünür ışığın girmesine engel olmadığı için, güneşin dünyayı ısıtmasına engel olmuyor. Ancak ısınan dünya ısısını kızılötesi ışıma ile uzaya yaymaya çalıştığında buna engel oluyor. Bu nedenle karbondioksit gibi gazlara sera gazları diyoruz. Aynı gruba doğal gazın ana bileşeni olan metan gazı, ozon ve diazot monoksit gazı da giriyor. Sera etkisine en fazla karbondioksit neden olduğu için, “iklim değişikliğinin ana sorumlusu karbondioksit gazıdır” demek mümkün.  


Saldığımız tüm sera gazları ile birlikte karşımıza çıkan en önemli tehdit, bu kararlı iklimin bozulması ihtimalidir. Eğer şu anda yapmakta olduğumuz salımlara aynen devam edecek olursak, bu yüzyılın sonuna kadar küresel ortalama sıcaklıkların yaklaşık 4-6° C aralığında artabileceği düşünülüyor. 


Sincap Maymunu

Fotoğraf: Diego Guzmánremy


Biyoçeşitlilikdeki azalmanın nedeni nedir?


Biyoçeşitlilik insanların tüm gezegene yayılmasının ötesinde, değişen iklim nedeniyle azalıyor. Biyoçeşitlilik daha zor algılanan, ancak azaldığında ya da yok olduğunda gündeme gelen bir kavram. Aslında, biyoçeşitlilikteki değişim iklim değişikliği gibi son yüzyılda görülmeye başlanmadı. Dünyada biyolojik çeşitlilik, şimdiye kadar yanardağ patlamalarından göktaşı çarpmalarına kadar pek çok nedenle sekteye uğradı. Bu olayların tamamında, dünyadaki canlı türlerinin sayısı ciddi anlamda azaldı. Bu olayların her birinden sonra, hayatın eski canlılığına kavuşması milyonlarca yıl sürdü. Bu nedenle biyoçeşitlilik kaybı en önemli gezegensel sınırlar arasında.


Canlı yaşamı tüm dünya sistemindeki kararlılığın en önemli unsurlarından biri. Genetik çeşitlilik canlıların milyarlarca yıldır üzerinde yaşadığı kaya parçasında tutunabilmesinin en önemli nedeni. Ortaya çıkabilecek felaketler bir canlı türünü yok edecek olsa bile, bir diğer canlı türü, bu felakete dirençli olmasını sağlayacak genetik yapısından dolayı hayatta kalmayı başarabiliyor.


Deniz Kabuğu

Fotoğraf: Misqal Novio Reeza


İklim değişikliğinin denizlerdeki biyoçeşitliliğe etkisi nedir?


İklim değişikliğine yol açan atmosfere saldığımız karbondioksit gazının yaklaşık yüzde 25’i denizler tarafından emiliyor. Çözünen karbondioksit deniz suyunun asitliğini arttırıyor ve denizdeki canlıların yaşamasını ve üremesini her geçen yıl daha da güçleştiriyor. Atmosferde ne kadar fazla karbondioksit varsa, o oranda suyun asitlenmesine neden oluyor. Denizde yaşayan canlılar deniz suyunun sıcaklığına ve asitliliğine karşı çok hassaslar. Denizlerdeki besin piramidinin temelini oluşturan mikroskobik kabuklu planktonlar, suyun pH oranına son derece hassas yapıdalar. 


Bu canlıların karbondioksit kimyası açısından iki önemli faydası bulunuyor. İlki, bu canlılar deniz suyundan aldıkları karbonik asidi kalsiyum ile birleştirerek kendilerine kabuk yaparlar. Öldükleri zaman da deniz dibine çökerek kabuklarındaki kalsiyum karbonatı uzun süreliğine karbon döngüsünden çıkartmış olurlar, yani bu canlılar doğanın karbondioksit yutaklarıdır.  Bu tür planktonların önemli ikinci faydaları da fotosentez yaparak deniz suyundaki karbondioksit oranını düşürmeleridir. Bu, doğanın en önemli denge mekanizmalarından biri.


Orman

Fotoğraf: Dylan Leagh


Tarım arazilerinin büyüklüğü artarsa ne olur? Bu durumun biyoçeşitliliğe etkisi nedir?


Artan insan nüfusunu besleyebilmek için her geçen sene tarım arazilerinin büyüklüğü artıyor. Gezegenimizin toplam alanının yüzde 12’si tarıma ayrılmış durumda ve gittikçe pek de uygun olmayan bölgelerde tarım yapmaya uğraşıyoruz. Tarım alanlarının genişlemesi çoğunlukla yağmur ormanlarının azalması pahasına gerçekleşiyor. Kısacası, üretim ve tüketim sistemlerimizdeki genişleme bizi artık gezegenimizin sınırlarına kadar taşımış durumda. Bir on ya da yirmi sene daha böyle devam edersek, sonrasında frene çok daha sert basmak zorunda kalacağız. Gezegenimizde bizden başka canlıların da varlıklarını sürdürmelerini istiyorsak bu yayılmayı da hızla sınırlamamız gerekiyor.


Tohumlardan bitki üretmeyi öğrendiğimiz andan bu yana, dünyanın buzla kaplı olmayan kara alanları insan nüfusunu beslemek için tarım alanına ve barındırmak için şehirlere dönüştürüldü. Doğal alanlardaki bu azalma, biyolojikçeşitliliğin azalmasının ardındaki ana nedenlerden de biri. 


Karasal alan kullanımındaki en önemli değişimlerinden biri orman alanlarının kaybı. Tropik orman alanları hem biyolojikçeşitliliğe sahip olmaları hem de karbon yutağı olmaları nedeniyle büyük önem taşıyor. Son yirmi yılda artan bir şekilde tropik kuşakta yer alan Amazon, Kongo ve Endonezya tropik ormanları, ticari tarım ve hayvancılığın baskısı altında.


Bunun yanısıra, tarım için çok fazla gübre kullanılıyor. Tarım alanı arttıkça kullanılan gübre de artıyor ancak bunun önemli bir miktarı yağmur suları tarafından taşınarak denizlere ve göllere ulaşıyor. Gerek temiz su gerekse de deniz suyuna karışan azot ve fosfor, o bölgelerde yosun ve alg üremesini arttırarak diğer canlıların yaşamlarını tehlikeye atıyor. 


Şelale

Fotoğraf: Conscious Design


Tatlı su kaynaklarımız azalıyor mu?


Dünyanın dörtte üçü su ile kaplı. Ancak bunun çok küçük bir kısmı bizim kullanabileceğimiz tatlı su. Gerek tarımda gerekse de sanayide kullandığımız tatlı su her geçen yıl artıyor. İklim değişikliği, ormansızlaşma ve çevre kirliliği gibi faktörler, zaten kısıtlı olan tatlı su kaynaklarını daha da tehlike altına sokuyor. Özellikle Akdeniz Havzası’nda, 21. yüzyılın sonunda bugünle kıyaslandığında tatlı suya ulaşım imkanı yüzde 50 oranında azalacak. Tatlı su akışının yüzde 25 ve daha fazla kısmını kaybeden bölgelerde, ekosistemlerin ve tarımsal besin kaynaklarının tehlikeye girmesi kaçınılmaz. 


Tatlı su kaynaklarındaki azalmayı gezegensel sınırlar açısından önemli bir problem haline getiren de karasal biyolojik sistemlerin tatlı suya olan vazgeçilmez bağımlılığıdır. Bundan dolayı, tatlı su kullanımının küresel bazda düzenlenmesi, ileride oluşabilecek politik sorunların da önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.


Sonuç olarak;


Gezegenimizin sınırlarını belirleyen gerçeklerin en önde gelenlerini sıraladık ve görüyoruz ki hepsi insanlığın gelişmesinin önündeki ekolojik sınırlar. İnsanlık ne denli gelişirse gelişsin, bu sınırlar içerisinde kalma prensibini ekonomik büyümenin önüne koymak durumunda; çünkü doğa ile pazarlık mümkün değil. Bu ekolojik sınırlar kalıcı olarak aşılacak olursa, doğaya ve dolayısıyla da insanlığa geri dönülemez zararlar verilmesi kaçınılmaz.




Bu içerik, Land Rover için Dünyahali tarafından hazırlanmıştır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

BU DOĞA OLAYLARINA ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ

BU DOĞA OLAYLARINA ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ

Doğa her gün değişiyor, gelişiyor ve yenileniyor. Bazen üzüyor, bazen ise keyfine doyum olmuyor. Dünyanın en şaşırtıcı, en yıkıcı ve en büyüleyici doğa olaylarını tek bir başlık altında okumaya ne dersiniz?
DOĞADAN GELEN 7 FARKLI DEFENDER RENGİYLE TANIŞIN

DOĞADAN GELEN 7 FARKLI DEFENDER RENGİYLE TANIŞIN

Gelişmiş teknolojileri ve geçmişe dair izler de taşıyan yepyeni tasarımı ile yeniden aramıza dönen Defender’ın doğanın izlerinden ilham aldığını biliyor muydunuz? Defender’ın renk skalasındaki isimlerin nereden geldiklerini merak ediyorsanız kahvenizi hazırlamaya başlayabilirsiniz…
TÜRKİYE’NİN ADRENALİN DOLU ROTALARI

TÜRKİYE’NİN ADRENALİN DOLU ROTALARI

Keşfetme arzusu ve yola çıkmak… Kusursuz bir ikili olduklarına hiç şüphe yok. Az sonra bu tatlı heyecanın dozunu biraz artıracağız. Bu yüzden sizler için, müziğin sesini biraz kısıp yola odaklanmanız gereken rotaları derledik.